Cinsiyetçiliğe karşı harekete geç!

EWAkCohIqNYsXpQ-800x450-noPad

Pelin Şener

Halihazırda eski eşine karşı meşru müdafaa gerçekleştiren Çilem Doğan’ın
cezasının bozulması ( https://www.change.org/p/çilemdoğan-ın-cezası-bozulsun-çilemeözgürlük ) ve Anadolu Sigorta’nın cinsiyetçi görseline karşı ( https://www.change.org/p/ayrımcı-görselinizi-kaldırıp-kadınlardan-özür-dileyin-anadolu-sigorta ) imza kampanyaları yürüten erktolia ekibinden Dilâra, Melis ve Sibel ile dergimizin Mayıs ayında yayınlanan 30. sayısı için bir söyleşi gerçekleştirmiştik. Söyleşinin tamamı burada, buyrunuz:

Türkiye gündemindeki cinsiyetçi söylem ve içeriklerle mücadele eden, proaktif bir gönüllülük platformu erktolia’yı daha yakından tanıyalım istedik. Dilâra Gürcü, Melis Uluğ ve Sibel Schick sorularımızı yanıtladı.

erktolia ne demek? Ne yapıyor?

Dilâra: erktolia 2015 Mart ayında Türkiye’deki cinsiyetçilikle mücadele etmek için kuruldu. Kelimenin sentaks olarak bir anlamı yok, kelime oyunu biraz. Anadolu anlamına gelen Anatolia kelimesinin önüne “erk”i koyduk. Erkek egemenliğinde bulunan topraklara atıfta bulunmak istedik. erktolia kamuoyu tarafından tanınmış kişilerin ürettikleri cinsiyetçi söylemleri, kampanyaları, reklamları, şirketleri, kısacası cinsiyetçi olan her şeyi ifşa ediyor ve internet kullanıcılarının cinsiyetçiliğe karşı harekete geçmelerine önayak olan bir internet platformu sunuyor. Sitemizde birçok farklı eylem yer alıyor. Cinsiyetçiliğin sınırı yok, haliyle reklamlardan, tacize kadar birçok konuda eylemimiz var. Sitemize girdiğinizde tek yapmanız gereken, eylemlerden herhangi birine tıklamak ve eylem metninin sonunda yer alan harekete geçme planına dâhil olmak. Amacımız internetin feminizm adına proaktif bir mecra olarak kullanabileceğini göstermek, feminist bir gelecek için değişim yaratmaya önayak olabilmek.

Dilâra

Bu fikir nasıl ortaya çıktı? Yollarınız nasıl kesişti? Birbirinizi tanıyor muydunuz?

Dilâra: Aslında her şey Ekim 2014’de Fransa basınında MachoLand isimli bir internet sitesinin kurulduğunu okumamla başladı. MachoLand, Türkçe’de maço toprakları, maço dünyası anlamına tekabül ediyor. MachoLand Fransa’da erkolia’nın şu an Türkiye’de yaptıklarının benzerlerini yapıyordu. Site kurucuları bu siteyi diğer ülkelerde de açmak istediklerini söylemişti. Gezi direnişinden bu yana internet aktivizminin hızla arttığı Türkiye’de bu siteyi kurmak bana mantıklı geldi, MachoLand ile irtibata geçtim ve siteyi uluslararası bir ağa çevirme çalışmalarına başladık. Sibel ile internet üzerinden tanışıyorduk, erktolia öncesi Köln’de yüzyüze tanışma fırsatını da bulmuştuk. erktolia’yı kurma sürecinde Sibel kurucu olarak ekibe dâhil oldu. Bu sırada Mor Çatı e-posta grubuna yaptığım çağrı sayesinde Aybala Arslantürk, Gizem Gülmez ve Nermin Akel de bize dâhil oldular. Melis ile ben Özgecan Aslan cinayetinden sonra yazdığımız yazılar sayesinde tanışmıştık. Melis, Doğadan’ın cinsiyetçi yeşil çay reklamına karşı bir eylem başlatmıştı, erktolia olarak eyleme müdahil olduk ve Melis de biz dâhil oldu. Gizem Pehlevan ve Güneş Kükey ise yaptığımız gönüllü çağrılarına cevap vererek bize katıldılar. Burçin Tetik’i feminist camiadan yazılarıyla tanıyorduk, Sultan Eylem Keleş’i de sosyalist feminist eylemlerinden, haberciliğinden biliyorduk, onları da teklifle ekibimize kattık. Aslında hepimizin yolu feminist aktivist olmamız sayesinde kesişti. erktolia sayesinde tanıştık ve kardeş olduk.

erktolia’nın işleyişi nasıl? Eylemlerinize nasıl karar veriyorsunuz?

Sibel: İnternet kullanıcıları bize sitemiz ve sosyal medya hesaplarımız aracılığıyla eylem önerisinde bulunuyor. Cinsiyetçi içeriği bize gönderiyor, içeriğin neden problemli olduğunu düşündüklerini belirtiyorlar. En önemlisi ise kaynak, yani söz konusu içerikle ilgili görsel, web adresi veya film ekliyorlar. Bunlar olmadan önerileri değerlendirmemiz mümkün olmuyor. Öneri elimize geçtikten sonra bunu ekip olarak aramızda tartışıyoruz. İçerik gerçekten cinsiyetçi mi, cinsiyetçi ise hangi nedenden ötürü cinsiyetçi, bu içerik toplumda veya hedef aldığı kitlede ne gibi bir algının oluşmasına sebep olur gibi ölçüp biçiyoruz. Sonunda ortak biçimde karar verildiğindeyse eylem hazırlıklarına başlıyoruz.

Sibel

Bir yıl içinde birçok kampanya/eylem planladınız. Bu kadarını bekliyor muydunuz?

Melis: Türkiye gibi cinsiyetçiliğin çok açık ve farklı alanlarda çok sık görüldüğü bir ülkede bu kadar sayıda eylemimiz aslında az bile denilebilir. erktolia bu anlamda Türkiye’deki bir açığa cevap veriyor, başka bir deyişle bir soruna çözüm oluyor ve olmaya da devam ediyor. Gönül elbette daha çok sorunla mücadele etmek istiyor, fakat biz 10 kişiden oluşan ve tamamen gönüllü bir şekilde hareket eden bir ekibiz. Az sayıda bir ekip olmamıza rağmen bu kadar fazla sayıda kampanya planlamış olmamız elbette ki büyük bi başarı.

Birçok kampanyanız başarıya ulaştı. Nasıl geri dönüşler oldu?

Melis: Örneğin Doğadan çay markasının cinsiyetçi reklamının yayından kaldırılmasını, Kariyer.net’teki cinsiyetin bir istihdam kriteri olmasının kaldırılmasını, Leman Kültür’de tecavüzü mizah olarak gösteren bir karikatürün masalarından kaldırılmasını, IKEA’nın Ankara Mamak’taki mağazasında çocuklar için ayrılmış bölümde yer alan “Kerem’in atölyesi” ve “Defne’nin mutfağı” gibi tabelaların kaldırılmalarını, Özsüt firmasının çıkardığı dergide “Evin reisi babadır” ifadesi içerdiği için dergilerin kaldırılmasını ve müşterilerinden özür dilemelerini sağladık. Öte yandan sadece firmaların cinsiyetçi ürünlerini kaldırılmalarını sağlamadık, mesela Trabzon Spor başkanının kadınlardan özür dilemesini de sağladık. Zaman zaman açıklanan özürlerin içeriği sorunlu olmakla birlikte, ne olursa olsun cinsiyetçiliği üreten kişilere ya da firmalara kamuoyunda bir geri adım attırdığımız için mutlu oluyoruz. Bu mücadeleyi bir sonraki aşamaya taşımayacağımız anlamına gelmiyor tabii ki. Eylem kazanımları gerçekleştikten sonra özellikle kadınlardan çok güzel dönüşler oluyor. Sonuçta bu eylemleri kolektif olarak kazanıyoruz, diğer bir deyişle, cinsiyetçilikle mücadele eden herkesin ortak mücadelesiyle kazanımları elde ediyoruz. Duyduğumuz bireysel hikayeler var mesela. Bu tarz eylemlerin başarıya ulaşması sebebiyle bazı kadınlar bize kendilerinin de kendi yaşam alanlarında bu tarz cinsiyetçilikle karşılaştıkları zaman artık susmadıklarını ve bireysel bile olsa mücadele ettiklerini söylüyorlar. Bu değişimin, özellikle toplumsal dönüşüm için çok önemli olduğunu düşünüyoruz.

Melis

Melis

Ekibin bir bölümü Türkiye’de bir bölümü ise Avrupa’da. Bu işleri zorlaştırıyor mu?

Melis: Bu sorunun cevabı bize kalırsa hem evet hem hayır. Teknolojinin hayatımızın her alanda yer alması sayesinde birbirimizle iletişim açısından hiçbir sorun yaşamıyoruz. Sürekli olarak eylemlerin ayrıntılarını konuştuğumuz bir e-posta ve Facebook grubumuz var. O açıdan zorluk çekmediğimizi söyleyebiliriz. Fakat öte yandan özellikle Türkiye’de gerçekleşen bazı sokak eylemlerinde Avrupa’daki ekip olarak bizler de Türkiye’deki arkadaşlarımızın yanında olmak istiyoruz ve olamayınca üzülüyoruz. Örneğin 8 Mart’ta özellikle İstanbul’da harika bir feminist gece yürüyüşü düzenledi. Ekip arkadaşlarımız oradayken bizler de onların yanında olmayı çok istedik. Tek söyleyebileceğimiz böyle bir zorluk olabilir.

Peki Almanya’da ya da Fransa’da cinsiyetçi söylem ve içeriklere ilişkin olarak Türkiye ile bir kıyaslama yaptığımızda farklar, benzerlikler neler?

Sibel ve Melis: Cinsiyetçilik küresel bir sorun ve Almanya’da da gündelik yaşamda kendini son derece güçlü biçimde hissettiriyor. Türkiye ile Almanya’daki cinsiyetçi söylem ve uygulamalar arasındaki fark, Türkiye’de bunların kadınların canına mal olacak seviyeye ulaşmış olması. Türkiye kelimenin tam anlamıyla kadın cinayetleri ülkesi ve kadın katillerine gülünç denebilecek cezalar verilerek, kadın sığınakları kapatılarak ve kalan sığınaklara ısrarla konuk evi denerek kadınlara şiddet uygulamak devletin politikalarıyla teşvik ediliyor ve kadınlar şiddete boyun eğmek zorunda bırakılıyor. Almanya’da da kadınlar şiddet görüyor, reklamlarda ve medyada cinsiyetçilik son derece güçlü. Kadınlar aynı işlerde daha düşük maaşla çalıştırılıyor ve genel olarak daha düşük ücretli istihdam alanlarında kadın temsili daha fazla, örneğin hizmet sektörü veya kreş ve ilkokul öğretmenliği gibi. Fakat cinsiyetçiliğin şiddeti Türkiye’ye oranla daha düşük. Toplumdaki kadın algısı görece daha bağımsız. Bu yine de cinsiyetçiliği engellemiyor elbette.

Dilâra: Sibel ve Melis’in cinsiyetçiliğin küresel bir sorun olduğu söylemine katılmakla beraber batı dünyasındaki tek farkın, halkın cinsiyetçilik konusunda daha bilinçli olması olduğunu söyleyebilirim. Türkiye’de bir şeyin neden cinsiyetçi olduğunu anlatmakta güçlük çekebiliyoruz, burada bilinç bir tık daha yüksek diyebiliriz. Ama elbette cinsiyetçilik hâlâ çok büyük bir sorun. Dünyanın hiçbir ülkesinde tam anlamıyla kadın erkek eşitliği sağlanamadı, LGBTİ+ler heteroseksüeller ile eşit haklara sahip değil. Fransa’da hâlâ “kadına karşı şiddeti” bütünsel olarak kapsayan bir yasa yok. Kadın cinayetleri, cinsel şiddet oranları çok yüksek. Yeni çıkartılmak istenen iş kanunu en çok kadınları ve azınlıkları etkileyecek, çalışma koşullarını zorlaştıracak. Eşcinsel evlilik daha 4 yıl önce yasalaştı ve şu an eşcinseller çocuk sahibi olabilme hakları için mücadele veriyorlar. Fransa’da aktif bir feminist örgütlenme mevcut ancak örgütler birbirlerinden çok kopuk, 2. dalga feministler ile 3. dalga feministler pek anlaşamıyor, haliyle hareketi bütünleştiremiyorlar. Tabana indirmek için yapılması gereken çalışmalarda güçlük çekiyorlar.

Söz açılmışken ve GKB (Göçmen Kadınlar Birliği) olarak hem kadın hem göçmen olmaktan kaynaklı sorun ve taleplere yönelik çalışmalar yaptığımız için göçe ve göçmen olmaya dair deneyimlerinizi de sorayım..

Melis: Aslında çok güzel bir soru sordun Pelin. Hem kadın hem de göçmen kimliği bir araya gelince ikili bir ayrımcılık söz konusu olabiliyor. Örneğin Almanya’da yaşayan Alman bir kadınla, Almanya’da yaşayan göçmen bir kadınla ortaklaştığımız bazı problemler var. Bunun yanı sıra bizim göçmen olmamız dolayısıyla da farklı bir ayrımcılık deneyimiz olabiliyor. Bu noktada kısa bir anımı anlatmak istiyorum. Bremen’de doktora yaparken trende 30’lu yaşlarda genç Alman bir ortaokul öğretmeniyle tanışmıştım. Bana ne iş yaptığımı ve nereden geldiğimi sorunca doktora yaptığımı ve Türkiye’den geldiğimi söylemiştim. O anda gözleri fal taşı gibi açıldı ve bu tepki bana bir yerden tanıdık geliyordu. Niye öyle şaşırdığını sorunca hem Türkiye’den gelmişsin, hem kadınsın hem de doktora yapıyorsun, bu üçü kafamda pek bir araya gelmez dedi. Şimdi bu kadar açık bir şekilde ne düşündüğünü söyleyen bir erkeğin Türkiyeli bir kadın hakkındaki fikrini az çok tahmin edebiliyoruz. Bu anı benim iki dezavantajlı kimliğim açısından oldukça önemli bir anı oldu benim için.

erktolia kadınları doğrudan ya da dolaylı ilgilendiren birçok toplumsal meseleye de sahip çıkıyor, kendini yalnızca cinsiyetçi dil ve söylemlere karşı mücadele etmekle sınırlamıyor diyebilir miyiz?

Dilâra: Aslında erktolia deyince akla ilk başka cinsiyetçi reklamlar ve politikacıların, sanatçıların, halk nezdinde tanınan kişilerin cinsiyetçi söylemleri geliyor. Yeni bir cinsiyetçi reklam mı çıkmış? Bir siyasetçi kadınları mı aşağılamış? Eyleme geçmek isteyenler hemen bize ulaşıyorlar. Ama dediğin gibi Pelin, erktolia sadece bunlardan ibaret değil. Biz cinsiyetçiliğin kadınların ve LGBTİ+lerin ortak sorunu olduğunu düşünüyoruz. Ancak LGBTİ+ konusunda çok eksiğiz. Bu konuda özeleştirimizi veriyoruz. Cinsiyetçilik kadın ve LGBTİ+lere uygulanan ayrımcılığın, şiddetin esas kaynağı. Cinsiyetçilik dilde başlıyor ve eyleme dönüşüyor. Kendisine tecavüz eden kişiye öz savunma gerçekleştirdiği için cezaevinde olan Nevin Yıldırım için İFK’nın imza toplama eylemini destekledik, Maltepe’de sokak tacizlerine karşı açılan bir eylemi destekledik. Ankara’daki otobüslerdeki cinsiyetçi anons uygulamalarına karşı eylem başlattık, resmi nikâh kıyılmadan gerçekleştirilen evliliklere ceza uygulamasının kaldırılmasına karşı eylem başlattık. Eylemlerimiz sadece cinsiyetçi söylemlerle sınırlı değil. Ayrıca Türkiye gündeminde olan feminizmi ilgilendiren birçok konu hakkında eylem başlatmasak da açıklama yayınlıyoruz. Duruşumuzu netleştiriyoruz. Birçok feminist örgüt ile dayanışmadayız, eylemlerini, etkinliklerini paylaşıyor ve dayanışmayı büyütmeye çalışıyoruz. Bir de Türkiye’nin güney doğusunda adı savaş olarak konmasa bile sürmekte olan bir savaş var. Bu konuda Barış için Kadın Girişimi kadınların barış çağrısını kitlelere yaymak için, savaş alanlarında halka destek olmak için çok çaba sarf ediyor. Biz de onların her türlü eylemini paylaşıyor, barış çağrısında bulunuyoruz. Erkek egemenliğindeki bu topraklara barışı kadınların getireceğine inanıyoruz.

Son olarak da kısaca planlarınızı, hedeflerinizi ve çağrınızı alayım…

Sibel: erktolia’yı resmi olarak bir sivil toplum kuruluşuna dönüştürmek istiyoruz. Bu yolla elimizde var olan imkanları genişleterek cinsiyetçiliğe karşı verdiğimiz mücadeleyi büyütebileceğimize, daha güçlü yöntemlerle daha etkin biçimde sürdürebileceğimize inanıyoruz. Fakat bunu gerçekleştirdikten sonra da internetteki örgütlü mücadelemizi sürdüreceğiz. erktolia bizim ilk göz ağrımız, onun doğasına daima sadık kalacağız. Buradan tüm internet kullanıcılarına eylemlerimize katılma çağrısı yapmak istiyoruz: erktolia bir blog veya haber sitesi değil, internet kullanıcılarına sadece eylem sunan bir örgüt. Bizler Twitter, Facebook ve change.org gibi siteler üzerinden cinsiyetçi içeriklerin kaldırılması ve cinsiyetçilik sorunu ile ilgili farkındalık yaratılması için mücadele veriyoruz ve bu mücadele yalnızca internet kullanıcılarının katılımı ile amacına ulaşma şansına sahip. Belki sanal ortamda gerçekleştirilen eylemlerin başarıya ulaşması, toplumda sürdürülebilir değişim sağlaması gerçekçi gelmeyebilir, fakat Global Web Index’in 2016 Ocak ayı verilerine göre Türkiye nüfusunun yarısından çoğu her gün aktif olarak internet kullanıyor. Ayrıca siyasi ve ünlülerin, şirket ve markaların da Twitter hesapları büyük oranda kendilerince yönetiliyor, yani bu portallar aracılığıyla kendileriyle iletişim kurmak ve taleplerde bulunmak mümkün. Burada başarı şansını belirleyen en önemli etkense uygulanan baskının yoğunluğu ve yoğunluk yalnızca katılımla artırılabilecek bir faktör.

erktolia ile ilgili daha fazla bilgi için:  http://erktolia.org

20150319225523_erktolia

, ,