Uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs’ta bütün kadın emekçileri, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için alanlara çıkmaya çağırıyoruz.
Pandemi, savaşlar ve hayat pahalılığı son yıllarda çalışma ve yaşam koşullarımızı iyice kötüleştirdi. Kira ve yan giderler, çocukların kreş ve eğitim giderleri, mutfak masrafları derken ayın sonunu getiremeyenlerin sayısı hızla artıyor. Bir çoğumuz belli bir yaşam düzeyini korumak için ikinci, üçüncü işte çalışmak zorunda kalıyoruz.
YETERLİ GELİR VE YAŞLILIK GÜVENCESİ İÇİN
Geride bıraktığımız aylarda imzalanan toplu iş sözleşmelerinde (TİS) elde edilen ücret artışları geçmiş kayıplarımızı telafi etmediği gibi yükselen enflasyon sayesinde eridi gitti. Özellikle yüksek enerji ve gıda fiyatları bütçemizi zorlamaya devam ediyor.
Resmi enflasyonun yüzde 2,5 dolayında olması da bu gerçeği değiştirmiyor! Sonuçta satın almak zorunda olduğumuz yiyecek-içecek, elektrik ucuzlamadı, sadece fiyatlar bir süre öncesi gibi hızla yükselmiyor, o kadar.
Çalışırken insanca yaşamak, yaşlılıkta yoksulluk çekmemek için yasal asgari saat ücretinin en azından 15 euro olması gerektiğini hükümetin kendisi söylüyor – ama buna karşın yasal asgari ücret 12,41 euro düzeyinde! Temizlik işlerinde branşa özgü asgari saat ücreti de 1 Ocak 2024’te 13,50 euroya çıktı. Ücretlerimizin artırılmasını, hem çalışırken hem de yaşlılıkta yoksullaşmamızın aracı olan taşeron ve kiralık işçiliğin yasaklanmasını, eşit işe eşit ücret ve kazanılan ilk eurodan itibaren tam sosyal güvenlik istiyoruz!
Bu 1 Mayıs’ta yeterli gelir ve yaşlılık güvencesi için alanlara çıkacağız!
İŞ BASKISINA KARŞI DAHA FAZLA ZAMAN İÇİN
Bütün işkollarında olduğu gjbi kadınların yoğun olarak çalıştığı temizlik, bakım, sağlık, okul öncesi eğitim gibi işkollarında da baskı ve stres artıyor. Temizlikte ne zaman saat ücretlerine zam geldiyse ardından temizlenecek metrekare arttı!
Asıl işimizden aldığımız ücret aylık harcamalarımızı karşılamaya yetmediği için ikinci hatta üçüncü işte çalışmak zorunda kalıyoruz. Var olan bütün enerjimizi böyle harcarken çocuklarımıza, ailemize ve sosyal ilişkilere zaman ayıramıyoruz. Evden – işe – işten – eve… Aynen robot gibi. Biz robot gibi değil, insan gibi yaşamak istiyoruz. Çocuğumuz, eşimiz-dostumuzla birlikte olmak, kendimize zaman ayırmak istiyoruz!
Bu nedenle 1 Mayıs’ta daha fazla serbest zaman ve daha az iş stresi ve baskısı için alanlara çıkacağız.
SOSYAL HAKLARDAN ELİNİZİ ÇEKİN!
Seçimlerde kadınların, çocukların sosyal haklarını geliştirme sözü veren koalisyon hükümeti bugün tam tersine bir politika uyguluyor. Yaşlılıkta yoksulluktan en fazla kadınlar -özellikle de göçmen kadınların- etkilendiği bilinmesine rağmen bu durumu değiştirecek bir adım atılmıyor. Emeklilik maaşlarının düzeyi sürekli düşürülmek isteniyor.
Kadın sığınma evlerine ayrılan bütçeler kesiliyor, çocukların temel geçimini güvenceye alacak adımlar atılmıyor! Okul öncesi eğitimde olduğu gibi okul eğitiminde kesintiler gündemde. Yayınlanan yoksulluk raporunda kadınların -özellikle de göçmen kadınların- , tek başına çocuk yetiştiren kadınların yoksulluktan en fazla etkilendikleri resmen belgelenmesine karşın hükümet buna karşı ciddi önlemler almadığı gibi yürürlükteki hakları kesip – kırpıyor!
Pandemi döneminde işverenlere verilen sübvansiyonların, bugün ise gündemde olan teknolojik dönüşümün faturası bize çıkarılıyor – Bütün bu saldırıları kabul etmiyoruz!
1 Mayıs günü bütün işçi ve emekçi kardeşlerimizle birlikte sosyal haklarımızı korumak, yenilerini kazanmak için alanlara çıkacağız!
SAVAŞA VE SİLAHLANMAYA HAYIR!
Ukrayna-Rusya savaşı üçüncü yılında, İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere karşı sürdüğü savaş yedi aya yakın devam ediyor. İran ve İsrail arasındaki gerginlik giderek tırmandırılıyor, daha büyük bir savaşın zemini hazırlanıyor.
Diplomatik çözümler önermek, taraflar arasında arabulucu olmak yerine Almanya gibi bir dizi ülke savaş bölgelerine silah gönderiyorlar, taraf olup kışkırtıcı açıklamalara gerginlikleri tırmandırıyorlar. “Vurucu gücü büyük ve harekât kabiliyeti yüksek bir ordu” sloganıyla ulusal gelirin yüzde 2’sini ordu ve silahlanmaya ayıran, bu yetmezmiş gibi silahlanmaya 100 milyar euroluk özel fon ayıran koalisyon hükümeti, bu harcamaların finansmanını sosyal alanlardan keserek sağlayacağını açıktan söylüyor.
Savaşlar ilk önce çocukları ve kadınları vuruyor. Filistin/Gazze’de katledilen 35 bine yakın kişinin üçte ikisini kadınlar ve çocuklar oluşturuyor.
“Savaşa ve silahlanmaya değil, eğitime ve sosyal alanlara bütçe ayırın” talebimizi 1 Mayıs’ta alanlara taşıyacağız!
MİLLİYETÇİLİK DEĞİL – HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!
Son yıllarda AfD gibi açıktan ırkçılık yapan parti ve örgütlerin yanı sıra parlamentodaki diğer partilerde milliyetçilik üzerinden politika yapar hale geldiler. “Almanya üretime merkezini koruma ve geliştirme”, “Alman ordusunu güçlendirme”, “Almanya piyasasını koruma” gibi söylemlerle sermayenin çıkarları sanki bizim çıkarlarımızmış gibi lanse ediliyor ve bizim de bu “değerler” için sosyal ve siyasal saldırıları sineye çekmemiz isteniyor.
Biz Göçmen Kadınlar Birliği (GKB) olarak “milliyetçilik değil – halkların kardeşliği” diyoruz! “Üretim merkezinin korunması değil, daha iyi çalışma ve ücret” diyoruz! ““Alman ordusunu güçlendirme değil – Barış hemen şimdi” diyoruz ve bütün kadın emekçileri bu talepler için birlikte 1 Mayıs’ta alanlara çıkmaya çağırıyoruz!