ILO’dan imza kampanyası

Uluslararası sendikalar, işyerlerindeki mobbinge karşı ILO’nun yapacağı sözleşmenin kendi ülkelerinde kabul edilmesi için imza kampanyası başlattı.

Lili CAN

mobbing_no_go

Kadına yönelik şiddet hayatın her alanında karşımıza çıkıyor, bunlardan biri de hiç kuşkusuz iş yerleri. İnsan onurunu, sağlığı, mutluluğu tehdit eden her şey şiddet kapsamına giriyor.

İşyerlerinde toplumsal cinsiyet temelli, cinsel, fiziksel, psikolojik şiddetle mücadele için Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 2018’de işyerlerinde yaşanan şiddete karşı standartlarla ilgili bir sözleşme yapılacağını ilan etmişti. ITUC (Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu), IFJ (Uluslararası Gazeteciler Federasyonu) ve UNI Global (UNI Küresel Sendika) gibi uluslararası sendikal örgütler ve bu örgütlere bağlı çeşitli ülkelerdeki sendikalar, bu sözleşmenin çıkarılması ve kendi ülkelerinde kabul edilmesi için çeşitli kampanyalar başlattı.

GÖRÜNMEZ AMA YIKICI

Sendikalar, yaptıkları açıklamalarda işyerlerinde özellikle kadınlara yönelik şiddetin görünmez ama iş ve aile yaşamını etkileyen yıkıcı bir unsur olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte, şiddeti önleyecek uluslararası bir standardın hala olmadığının altını çiziyorlar. Ücret eşitsizliği, ayrımcılık, kayıt dışı ve güvencesiz çalışma dünyanın her yerinde kadın ve LGBTİ işçilerin sorunu. Aile içi şiddeti yaşayan kadınların çok büyük bir bölümü çalışıyor ve bir yandan evde yaşadığı şiddetle mücadele ederken bir yandan da işine devam etmek zorunda. Avustralya’da yapılan bir araştırmaya göre, aile içi şiddet yaşayanların yüzde 19’u tehdit telefonları, mailleri ya da şiddet uygulayanların çıkıp işyerine gelmesiyle aynı şiddeti yaşamaya devam ediyor.

ITUC’UN KAMPANYASI

ITUC, ‘Stop Gender Based Violence at Work!’ (İşyerinde Toplumsal Şiddete Dayalı Şiddeti Durdur!) isimli bir kampanya başlattı. ITUC, yayınladığı kampanya metninde, böyle bir ILO Sözleşmesiyle işyerlerinde şiddete güçlü bir ‘HAYIR’ mesajı verilebileceğini ve toplu sözleşmelerde toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadelenin yer alabileceğini ifade etti. ITUC, tüm sendikalara, kadın örgütlerine, mülteci hakları örgütlerine bu kampanyaya katılım çağrısında bulundu.

Kadın gazetecilerin büyük boyutlarda şiddete uğradıklarını belirten IFJ, “Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda standart bir sözleşmeye üye devletler çok ihtiyaç duymayacaktır ve işverenler de büyük ihtimalle bu sözleşmenin lehinde olmayacaklardır. Bu yüzden ocak ayında ITUC’un başlatacağı bu önemli kampanya için seferber olmalıyız” diyerek kampanyaya katılacağını açıkladı.

25 KASIM’DAN 10 ARALIK’A

UNI Global EOD’nin (UNI Küresel Sendika Fırsat Eşitliği Departmanı) 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ile başlayan ve 10 Aralık İnsan Hakları Günü’ne kadar 16 günlük eylem takvimi dahilinde özellikle işyerlerinde yaşanan cinsel tacizlere karşı farkındalık oluşturma kararı aldı. Bağlı sendikaları toplantı, atölye ve eylemler organize etmeye ve şiddete karşı neler yapılması gerektiğini tartışmaya çağırdı.

Cinsiyet eşitsizliğinin şiddeti, şiddetin de cinsiyet eşitsizliğini doğurduğunu belirtiyor UNI Global EOD. Bu yüzden kampanyalarının ismi ‘Break the Circle!’ (Kısır Döngüyü Kır!)

EVDE GÜVENDE, İŞYERİNDE GÜVENDE

ETUC (Avrupa Sendikalar Konfederasyonu) kadına yönelik şiddetle savaşmak için “yeni bir Avrupa aracına ihtiyaç olduğunu” belirtiyor. 2012’de kabul edilen Cinsiyet Eşitliği Çalışma Programı, sendikaları aile içi şiddet ve işyeri şiddeti arasındaki bağı incelemeye yöneltmişti. 2014’te 8 Mart Anketi ile ETUC, üye sendikalardan bu konuyu nasıl ele aldıklarına dair bilgi topladı. Elde edilen verilerden bu sorun üzerine daha fazla gitmesi gerektiği sonucunu çıkaran ETUC, ‘Evde Güvende, İşyerinde Güvende’ adlı bir proje başlattı.

Kadına yönelik şiddetin neden sendikaların bir meselesi olduğunu şöyle açıklıyor ETUC; “Şiddet eskiden beri yaşanan bir şey, ancak geçici işlerin artması, iş düzenlemesinde yeni formlar ve buna bağlı baskılar işyerlerinde şiddeti ve görünmezliğini artırdı. Özellikle genç kadınlar düşük ücretli geçici sektörlerde çalıştıkları için ve işi kaybetme korkusu yüzünden daha fazla şiddete maruz kalıyor.”

ETUC’a üye İngiliz TUC’un 1533 kadınla yaptığı anketin sonucuna göre, kadınların yarısı işyerlerinde cinsel tacize (cinsel içerikli şakalar, dokunmak, sarılmak gibi istenmeyen davranışlar vb) uğruyor.

Cinsiyet Eşitliği Fransız Üst Konseyi’nin (CSEP) araştırmasına göre ise, dokuz büyük Fransız şirketinde çalışan 15 bin kadından yüzde 80’i, cinsiyetçi davranışlar ve kararlarla karşı karşıya kaldıklarını belirtiyor. Kadınlar tüm bunların kendilerine güvenlerini, mutluluklarını ve iş performanslarını olumsuz etkilediğini dile getiriyor.

NELER YAPILABİLİR?

Kadına yönelik şiddete karşı işyerlerinde daha etkin mücadele yürütülmesi için başta kadın örgütleri olmak üzere diğer kitle örgütlerini harekete geçmeye çağıran sendikaların, bu kapsamda neler yapılabileceğine dair önerileri ise şöyle:

– Şiddetin işyerlerine etkisi konusunda farkındalık yaratmak

– İşçilerin deneyimlerini aktarmak

– Devletlerle masaya oturmak

– Çalışma bakanları ve kadın bakanlarından destek almak

– İşverenlerle toplantılar yapmak

– İmza kampanyaları

– Sendika üyeleriyle işyerlerinde neler yapılabileceği konusunda toplantılar yapmak

– Toplu sözleşme görüşmelerine bu konunun dahil edilmesi

– Kadın isçilerin yaşadıkları şiddetle ilgili işyeri anketleri hazırlamak ve bu sonuçları hükümet yetkilileri, bakanlar, işverenler, diğer örgütlerle yapacakları toplantılarda ve toplu sözleşme görüşmelerinde kullanmak

– Erkekleri de bu kampanyaya dahil etmek

– Sosyal medya ve basını etkin bir biçimde kullanmak

, , ,