ABD ve tüm dünyada Trump’a ve ırkçı, kadın düşmanı politikasına karşı yapılan güçlü kadın eylemleri yeni kadın hareketinin ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Nancy Fraser, Keeanga-Yamahtta Taylor, Rasmea Yousef Odeh ve Angela Davis’in de aralarında olduğu Amerikalı feministler, işçi kadınlar, aileleri ve destekçileriyle dayanışmak için 8 Mart’ın uluslararası bir grev gününe dönüştürülmesi çağrısı yaptılar.
Yüzde 99’un haklarını savunan bir feminizm ve 8 Mart’ta mücadelenin yükseltildiği uluslararası bir grev için!
21 Ocak’taki kitlesel kadın yürüyüşleri militan feminist mücadelenin yeni dalgası olarak nitelenebilir. Ama ana hedef ne olmalı? Bize göre sadece Trump ve onun saldırgan kadın düşmanı, homofobik, transfobik ve ırkçı politikasına karşı çıkmak yeterli değil. Toplumsal alandaki ve işçi haklarına yönelik neoliberal saldırılara da karşı çıkmak zorundayız.
21 Ocak’taki eylemler Trump’ın utanmaz kadın düşmanlığına verilen kitlesel cevaplar olmasına rağmen kadınlara ve tüm çalışanlara yönelik saldırılar onun başkanlık döneminden çok önce başladı. Kadınların özellikle de beyaz olmayan, işçi, işsiz ve göçmen kadınların yaşam koşulları kapitalist küreselleşme ve finansallaştırma nedeniyle geçen 30 yıl içinde çok kötüleşti. Yönetici pozisyonlarındaki kadınların feminizmi (kariyer kadınları feminizmi) ve iş kadınları feminizminin değişik varyasyonları bireysel olarak kendi reklamını yapma ve gelişme şansı olmayan, durumları ancak toplumsal üretimi savunan, üretim adaletini ve iş yaşamındaki hakları güvenceye alan bir programla iyileşebilecek olan ezici çoğunluğumuzu yalnız bıraktı. Biz kadın hareketinin yeni dalgasının tüm bu konuları öne çıkarması gerektiği düşüncesindeyiz. Bizim feminizmimiz yüzde 99’un feminizmi olmak zorunda. Bizim çaba harcadığımız feminizm dünya çapındaki mücadelelerde ortaya çıkmaktadır:
Polonya’da kürtaj yasağına karşı grevde, Latin Amerika’daki erkek şiddetine karşı eylemlerde, geçen Kasım ayında İtalya’daki kitlesel kadın eylemlerinde, İrlanda ve Güney Kore’de üreme haklarının savunulması için yapılan grev ve eylemlerde… Bu eylemlerde dikkati çeken şey, çoğunda erkek şiddetine karşı mücadelenin çalışmanın güvencesizleştirilmesi ve ücret eşitsizliğine karşı mücadeleyle birleştirilmesi, aynı zamanda homofobi, transfobi ve ırkçı göç politikasının reddedilmesidir. Hepsi aynı zamanda ırkçılığa, emperyalizme, heteroseksizme ve neoliberalizme karşı çıkan bir ajandaları olan dünya çapındaki yeni bir feminist hareketin öncüleridir. Bizler, bu yeni, en geniş feminist hareketin gelişmesine katkı sunmak istiyoruz. İlk adım olarak 8 Mart’ta erkek şiddetine karşı çıkmak, üreme ve yeniden üretim haklarını savunmak için uluslararası bir grev çağrısı yapıyoruz. Bu çağrımızla 30 ülkede grev çağrısı yapan kadınlara katılıyoruz. Trans kadınlar da dahil tüm kadınları ve onları desteklemek isteyen herkesi grev, eylem, boykot, sokak, köprü alan işgalleriyle dolu bir gün için harekete geçirmek düşüncesindeyiz. 8 Mart’ta ev, bakım veya seks hizmeti sunulmayacak, kadın düşmanı politikacı ve işverenlerle tartışılacak ve eğitim hizmeti veren kurumlarda grev yapılması düşünülüyor.Bu eylemlerde kariyer kadınları feminizminin görmezden geldiği ‚normal‘ çalışma hayatındaki kadınlar, toplumsal yeniden üretim alanında çalışan kadınlar, bakım işlerinde çalışanlar, güvencesiz işyerlerinde çalışan veya işsiz kadınların ihtiyaçları ve talepleri savunulacaktır.
Yüzde 99’un feminizmi çabamızda esin kaynağımız Arjantin’deki Ni Una Menos hareketidir. Kadına yönelik şiddetin değişik yüzleri vardır: Ev içi şiddet yanında pazarın şiddeti, kapitalist üretim ilişkilerinin ve devletin şiddeti, lezbiyen, trans ve queer kadınlara yönelik ayrımcı politikanın şiddeti, göçmen hareketinin kriminelleştirilmesi, kitlesel tutuklamalar ve kadın vücudu üzerine kürtaj yasağı, ücretsiz sağlık bakımı ve kürtaj hakkına erişememeye yol açan kurumsal şiddet…Onların perspektifleri bizim Müslüman, göçmen, beyaz olmayan, işçi, işsiz kadınlar, lezbiyenler, trans kadınlar ve dayatılan toplumsal cinsiyet normlarına uymayan insanlara yönelik kurumsal, politik, kültürel ve ekonomik saldırılara karşı kararlı çıkışımızı belirlemektedir. 21 Ocak’taki kadın yürüyüşleri ABD‘de de yeni kadın hareketinin ortaya çıkmak üzere olduğunu gösterdi. Önemli olan bu atılımın sönmesini engellemektir. Gelin 8 Mart’ta gösteriler yapmak için bir olalım. Gelin bu uluslararası eylem gününü kariyer kadınları feminizminden kurtulmak, onun yerine yüzde 99’un feminizmini, tabana ait feminizmi, işçi kadınlar, aileleri ve tüm dünyadaki destekçileriyle dayanışma içindeki antikapitalist bir feminizmi kurmak için değerlendirelim.
Kaleme alanlar ve ilk imzacılar:
Linda Martí Alcoff, Cinzia Arruza, Tithi Bhattacharya, Nancy Fraser, Keeanga-Yamahtta Taylor, Rasmea Yousef Odeh, Angela Davis
Çev. Semra Çelik