Eşitlik mi?

gleiche4

1949 yılında karar altına alınan Alman Anayasası’nın 3. maddesi „erkekler ve kadınlar eşit haklara sahiptir“ şeklinde düzenlenmişti. Ancak aradan geçen yıllar içinde Anayasa’nın bu maddesinin gündelik, siyasal ve toplumsal yaşamın bütününde kalıcı değişimlere yol açmadığı, kadın erkek eşitsizliğinin hala devam ettiği görüldü. Yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğu açıktı. Anayasa’ya tam 20 yıl önce, 15 Kasım 1994 yılında yapılan bir ekle “devlet, erkeklerle kadınların eşit haklara sahip olması ilkesinin uygulamaya geçirilmesini destekler, mevcut dezavantajların ortadan kaldırılması için çaba gösterir” denildi. Ne yazık ki kadınlar yasal düzenlemelere karşın halen dezavantajlı durumdalar.

– Kadınlar ortalama olarak erkeklerden yüzde 22 daha az ücret kazanıyorlar.

– Düşük ücretli çalışanların dörtte üçünü oluşturan kadınlar aynı zamanda güvencesiz iş ilişkileri içinde çalışıyorlar. Kadınlar mini işlerde çalışanların yüzde 80’ini oluşturuyorlar.

Kadınlar yönetici pozisyonlarda daha sınırlı yer alıyorlar. Sosyal politik ve yapısal çerçeve bu gerici durumu güçlendiriyor.

Çocuk ve yaşlı bakımındaki yapısal eksikler kadınların üzerindeki yükü artırıyor. Ev işleri halen asıl olarak kadınların görev ve sorumluluk kapsamında değerlendiriliyor.

Emeklilik ve vergi sistemindeki adaletsizlikler kadınların dezavantajlı konumunu artıyor.

Her 3 kadından biri şiddete uğruyor.

Eşitlikle ilgili yasaların kısa tarihçesi

Savaştan yenilgiyle çıkan Almanya, 1949 yılında ilk anayasasını karar altına aldı. Anayasa’nın 3. maddesinde “erkekler ve kadınlar eşit haklara sahiptir” denildi. Anayasaya bağlı olarak çıkartılacak ceza yasaları, aile hukuku vb. yasaların hazırlanması döneminde parlamentoda çok sert tartışmalar yaşandı. Parlamentodaki gerici partilerin temsilcileri, kadınlara yeni haklar vermek yerine Weimar Cumhuriyeti (1918-1933) döneminde çıkartılan yasaların yeterli olacağını savunuyorlardı. Yoğun tartışmalar sonucu Eşitlik Yasası (“Gleichberechtigungsgesetz”) 1957 yılında karar altına alındı. Yürürlüğe 1958’de girdi. Kadınların lehine çıkartılan veya yeniden düzenlenen yasalar egemenlerin kadınlara sundukları bir lütuf değildi. Bu değişen toplumsal koşulların dayatması ve kadınların kararlı mücadelelerinin sonucuydu. Ancak kimi kazanımlar elde edilse de eşit haklar talebi için kadınlar hala mücadele ediyordu.
Anayasa’ya 1994 yılında yapılan ekle “devlet, erkeklerle kadınların eşit haklara sahip olması ilkesinin uygulamaya geçirilmesini destekler, mevcut dezavantajların ortadan kaldırılması için çaba gösterir” denildi. Ne var ki ne bu ek ne de imzalanan uluslararası sözleşmeler (Amsterdam Anlaşması, CEDAW) eşitliği sağlamaya henüz yetmedi.

,