
Pelin Sener
Çocukluğumuzun oyunlarında topu kaç kere yere düşürmeden sektireceğimize, ipe takılmadan kaç kere atlayacağımıza dair sınırlar koyardık. O sayıya ulaştığımızda heyecanla bağırırıdık DALYA diye. Dergimizin 50. Sayısı, derginin redaksiyonunda yer alan, yazan çizen, fotoğraf gönderen, elden ele ulaştıran, okuyan, okutan, eleştiren bütün kadınlarla hep birlikte olanca gücümüz ve sesimizle bu coşkulu bağırtıyı hak ediyor.
Bazen parasızlıktan, bazen yetişememekten planladığımız ve hep arzuladığımız yayın periyoduna oturtmakta zorluklar yaşadığımız dergimiz, yayın hayatına atıldığı günden bu güne göçmen kadınların sesi oldu. Dünyanın değişik ülkelerindeki ve Almanya’daki kadınların gündemlerini olanakları ölçüsünde sayfalarına taşımaya çalıştı, Alman ve farklı uluslardan işçi ve emekçi kadınların, akademisyenlerin, yazarların, sanatçıların, sendikacıların, kadın örgütlerinden aktivistlerin yazılarına, söyleşilerine yer verdi. Bir çok kadın ilk yazısını dergimize yazdı. Cesaretle.
Dergimiz ilk sayısından bu yana, aslında kadınların, göçmen kadınların yaşadığı sorunları, çözüm için örgütlenmelerini, kadın hareketinin dinamiklerini anlamak açısından fırsatlar sunuyor. Kocaman iddialar taşımadan, abartmadan, neysek o olmanın kendi içinde taşıdığı çelişkilerle birlikte. Tam da bu durum dergimizin 50 sayılık serüvenini özel kılıyor, kendilerini, koşullarını yaşamın dayattığı çelişkileri değiştirmek ve dönüştürmek için söyleyecek sözü olan kadınların çabasını temsil ediyor. Bu nedenle çok özel.
Dergimiz kadınlardan kadınlara yönelik. Salt içeriği itibariyle değil, neredeyse bütün aşamalarında da kadınların yer alması nedeniyle de. Planlanmasından, layoutuna, paketlerinin yapılmasından satılmasına dek.
Üstelik göçmen kadınların hali hazırda çıkardığı bağımsız, yani bir sermaye grubundan, reklamlardan, sermaye grubu ya da reklam verenlerin yaptırdığı haberlerden bağımsız bir dergi. Ama aynı zamanda Göçmen Kadınlar Birliği’nin yayın organı olarak onun ilkelerine bağımlı. Ne varki bu ilkelere bağlılık, dergimizin bağımsız olabilmesinin olmazsa olmazı. Çünkü yaşadığımız dünyada, kadınların özgürlük, eşitlik mücadelesinin sürmesi ve çıkarlarının korunması, savunulması için bu çelişkili gibi görünen ilişkinin kurulması elzem. Sözün özü, dergimiz sermayenin çıkarlarından bağımsız, ama, işçi, emekçi, göçmen kadınların çıkarlarına bağımlı. Bu da onun sayfalarını, yazılarını, içeriklerini özgür kılıyor.
Gerek uluslararası, gerekse Almanya’da yapılan medya ve toplumsal cinsiyete ilişkin araştırmalar, yıllar içinde kimi iyileşmelerden bahsediyor olsa da önemli bir gerçeğin halen değişmediğini gösteriyor. Kadınlar medyada yeterince temsil edilmiyor.
Örneğin 2020 yılında 116 ülkede TV, gazete, radyo ve web sitelerinde yer alan 30 binden fazla haberi analizine dayanan Küresel Medya İzleme Raporu, röportaj yapılan ya da hakkında haber yapılan kişilerin dörtte birinin bile kadın olmadığını, cinsiyete dayalı şiddet gibi kadınları doğrudan etkileyen konular söz konusu olduğunda bile erkek seslerinin ön plana çıktığını söylüyor. “Almanya da ise MaLisa Vakfı (2020) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, enformasyon programlarındaki uzmanların yüzde 74’ü erkek, yüzde 26’sı kadın. Neue deutsche Medienmacher*innen (2021) tarafından yapılan bir araştırma da benzer sonuçlara ulaşıyor: Alman akşam haber programlarında söz sahibi olan uzmanların sadece yüzde 21’i kadın. Bu, dünyayı, erkekler yorumluyor, anlatıyor anlamına geliyor. , Uzmanlar, yarışma programı sunucuları, gazeteciler ve konuşmacılar ağırlıklı olarak erkekler. Kadınlar ise basmakalıp cinsiyet imajları arasında görünür olmaya devam ediyor. Ataerkinin eski köhnemiş yapıları, cinsiyet rolleri, ev içinin kadına, kamusal alanın erkeklere tahsis edilmesi medyanın her gün binbir çeşit içeriğiyle yeniden üretiliyor.
Bu devasa endüstrinin içinde bizim çabamızı kalburla su taşımaya benzetenler olabilir. Ancak verdiğimiz tevazulu çaba, ezilen, dışlanan, ötekileştirilen, ayrımcılığa uğrayan bizlerin yaşam ve mücadele deneyimlerini içerdiği için önemli hale geliyor. Kollektif olana, bize atıfta bulunduğu için değer kazanıyor.
Bu nedenlerle de DALYA demenin haklı gururunu taşıyoruz.
Eksikliklerimizi bilip, eksiklerimizden öğrenerek, söylediklerimiz ve söyleyecek sözlerimiz için yolumuza yılmadan devam etmek istiyoruz.
Özgürlük ve eşitlik mücadelemizin sesini yükseltmek için bütün kadınları dergimize sahip çıkmaya, okumaya, yazmaya, tirajını artırmaya çağırıyoruz.
Ve bugüne dek emeği geçen bütün kadınlara da yürekten, sıcacık teşekkür ediyoruz.