#KızKardeşlerimizeMektuplar – 2

Sevgili kız kardeşim,

Bana ihtiyacın olduğunu yazmışşın.Yalnızlığını çaresizliğini sana umut ve ses olacak hikayemi duymak istemişsin.

Benim hikayem Havva ile başlayıp Lilith ile devam etti. Aslında lilith olarak doğmuştum ama o benim içimde koruyucu melegım olarak kaldı taki ben onu fark edene dek.

Çünkü aile ve toplum yapısı kadınlara Havva rolünü uygun görmüştü. Erkeğin arkasında saçı uzun aklı kısa, söz hakkı olmayan bir Havva. O sorgulamazdı nasıl olsa. Kendisine biçilen rolü gerektiği gibi yerine getirmek onun göreviydi. O gördüğü her türlü şiddete rağmen sessiz kalandı. Dışarıya karşı koruduğu sessizlik her defasında kendi içinde bir fırtınaya dönüşüyordu. Lilith bir türlü onu rahat bırakmıyor ; Havva sessizleştikce o hırçınlaşıyordu. Özgür ruhu ayaklanıyor ; hayallerine doğru yol almak istiyordu. Önceleri Lilth’e pek kulak vermemeye çalışıyordum. O benim içimdeki Şeytandı. Beni kışkırtarak günaha sürüklüyordu. Onu dinlersem dışlanacak, ahlaksızlıkla suçlanacak;namussuz bir kadın olacaktım. Bununla başa çıkabilecek güçte değildim. Susmayı ve tüm mutsuzluğuma rağmen Havva olmayı göze aldım. Sandım ki Lilith de yıllardır mücadele etmekten yorgun düşmüştür Hayır o tam bir çılgındı. Bu çılgınlığa kendimi bıraktığımda bedenimi daha özgür ve rahatlamış olduğumu hissediyordum.Nerede olmak istiyorsam oradaydım. İçimi müthiş bir yaşam enerjisi kaplıyordu.Lilth’inde mutlu olduğunu hissediyordum. Barışmış mıydık yoksa.Lilth ben miydim? Ben mi Lilth’e dönüşmüştüm. Ayaklarımın yerden kesildiğini hissediyordum. Kanatlanmış gibiydim. Havva’yı hiç bu kadar üzgün görmemiştim. Ayak bileklerimden yakaladı ve beni sanki yere çakar gibi aşağıya indirdi. “Aptallık etme. Bunun bedeli ağır olur “dedi. Her zamanki gibi beni olduğum yere çekmeyi başardı. Lilith öyle mi ya o hep olmak istediğim yere götürmeye çalışır.

Genç kızken bedenimin değişimi Lilth’e heyecan veriyordu. Havaya göre herşey normaldi üzerine kafa yormaya değmezdi. Hava kurulu düzene göre yaşıyordu. Lilith ben büyüdükçe benimle birlikte büyüyordu. Annem kızdığında hep “beş dakikalık işiniz var azıp durmayın “derdi. Havva her zamanki saflığığla sorgulamadan geçerdi. Lilith hiç boş durmuyordu. Ne demekti ki bu? Korkunç muydu kesinlikle çok kötü bir şeydi yoksa annem her kızdığında bana bunu söylemezdi. Lilith değişen hayatıma daha farklı yaklaşıyordu. Havva genç kızlık dönemimde en güzeli olmak istiyordu hem cinsleriyle sürekli rekabet halindeydi. Bedenim ne kadar gösterişli olursa o kadar rağbet görürdü. Büyük göğüsler, geniş kalça beğenilen için şarttı. Lilith ise bundan son derece rahatsız oluyordu ona göre benim ben olmam yeterliydi. Başkasının beni görmek istediği bir şey olmak zorunda değildim o beni bilgiye, idaallere ve hayatı yaşamaya davet ediyordu. Zira hiç bir erkek kendi durumundan yaşından, kilosundan şikayetçi değildi ben neden olmak zorundaydım. Haksız da değildi. Yavaş yavaş içimdeki şeytanı seviyor muydum? Ve bir Havva olarak evlendim. Ne yazık ki Lilith ‘in bütün haykırışlarına rağmen onu duymadım yada duyacak gücü kendimde bulamadım. Yine Havva kazanmıştı. Mutsuzdum. Ne bir heyecanım nede bir hayalim kalmıştı. Evlilikle birlikde bir de “ Hiymen “ çıkmıştı. Havva ona kızlık zarı diyordu. Ona göre, saflığın ve el değmemişliğin sembolü kilitli bir kapıymış. Anahtarı da benimle evlenecek adamdaymış. Lilith yine rahat durmadı. Hymen yalnızca bir zardı. “Senin bedeninde olduğuna göre sana ait” dedi…”Onun hakkında sen karar verebilirsin, başkası değil. “ Şeytani fikirleriyle yine aklımı çeliyordu. Cennetten kovulan Lilth’e mi inanacaktım, yoksa cenneti garantilemiş Havva ‘ya mı? Evliliğimin ilk gecesinde öldüm ben. Bedenim benim değil de bana sahip olan erkeğe aitti sanki. Kimse tecavüze uğradığımı düşünmez öyle değil mi! Ruhumla beraber bedenimi de kaybetmiştim. Yatak odam gibi dünyam da karanlıktı. Giderek o karanlıkta kayboluyordum. Gün geçtikçe ışığımı kaybediyordum. Bu acının tarifi yok, telafisi ise hiç yok. Ölüler konuşamaz değil mi işte öyle bir şeydi. Havva bunun benim kaderim olduğunu gelinlikle girdiğim evden kefenle çıkacağımı ailemi beni sevenleri  büyütenleri düşünerek onların emeklerinin karşılığı olarak yani bir ölü olarak yaşamamı söylemişti bana. Lilith benim özgür yanım, vahşiliğim en güzel yanımdı…. Kader kendi çizdiğin yoldur ;çizilen değil. Kendi tercih ettiğim her şeyi göze alırsam ve inanırsam ve beni özgür kılacak yola çıkarsam başarabileceğimi söylüyordu. Bir kadının hem ruhu hem de bedeni şiddete maruz kaldığında yaşayan bir ölü olduğunda aklı ve mantığı Lilth’e evriliyordu. Haklıydı ve bu bir devrim olacaktı benim dünyamda.

Hayat bir yerde Havva ile Lilith arasında tercih noktasına getirmişti beni. Düşündüm. Kaybedecek neyim kalmıştı.

Neden bana sunulacak mutluluğu bekliyordum. Mutluluğun kendisi olmak var iken.

Neden tercih edilmeyi bekliyordum. Tercih etme hakkım varken. Neden cinsel şiddete maruz bırakıyordum kendimi cinsel özgürlüğümü yaşamak varken. Neden arzu haz ve kahkahalarımdan kendimi mahrum edip namus ve iffet adı altında bir esir hayatı yaşıyordum. Neden? Neden? Neden? Ne çok neden vardı kafamda.

Kanatlanmış uçuyordum Lilith ‘le. Kurtarmıştım kendimi Havva’dan. İlk defa kendimi özgür hissetmiştim.

İşte böyle güzel kardeşim. Farklı hikayelerimiz olsa da hepimizin sorunlarının temelinde sosyal ve kültürel değerler var. Cinsiyetçi roller var. Önemli olan şiddeti fark etmek ve ifşa etmek. Her şeye rağmen içindeki Lilith ‘e kulak ver. Ve yalnız olmadığını bil.

Kucak dolusu Lilithler…..

Lilith