A.Yüksel
Şu zorlu dönemlerde Yaşlı Bakım Hizmeti’nde yaşlı bakıcısı (Altenpflegerin) olarak çalışıyorum.
Umarım birazcık duygularımı anlatabilirim.
Ben 16 yıldır bir kurumda yaşlı bakıcısı olarak çalışıyorum. Covid 19 salgınından sonra hayatımda ve işyerimde her şey değişti. İlk öğrendiğimiz şey, ‘‘Her kim olursa olsun yakın mesafeden konuşulmayacak, maskesiz hiçbir şekilde dışarı çıkılmayacak ve çalışılmayacak.‘‘ Bize ilk söylenen, ‘‘Kendinizi Covid 19 taşıyıcısı gibi hissedip, öyle çalışmak zorundasınız!‘‘ Bu da şu demekti: Eğer bu hastalığı ilgilendiğin yaşlılara bulaştırırsan, bu yaşlılar senin yüzünden ölecekler ya da komaya girecekler. Bunu düşünmek bile uykularımı kaçırıyor. 3 gün önce işyerine gelen yeni bir kurala göre, kendilerine gittiğimiz hastalar da maske takmak zorunda. Eğer kabul etmezlerse bakımları kesinlikle yapılmayacak.
İşte Arkadaşlar, stresli olan işimiz daha da stresli oldu. Bu zaman zarfında en büyük korkum bu hastalığı kapıp diğerlerine bulaştırmak. O yüzden her sabah işe giderken sanki virüsü taşıyormuşum gibi davranıyorum. Çalışırken, dışarıda dolaşırken, her yerde kendimi izole ederek yaşıyorum. Böyle davranmak zorunda hissediyorum kendimi… Gittiğimiz insanların anahtarları bizde, genelde gidip gelen kimseleri yok, sadece bizler gidiyoruz. Bu da demek oluyor ki, hastalığı bizlerden başkası bulaştıramaz.
Yani çok korkarak yaşıyorum. İçe dönük yaşamak, temizlik (el temizliği), izole, mesafe, maske… Bundan sonra böyle yaşamaya alışmak zorundayım, bu dönemleri atlatana kadar.
Evet arkadaşlar, korkulu günlerimizin en yakın zamanda bitmesi ümidiyle. Artık her şey güzel olsun diyerek hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.