Affedin!

Nuray Sancar

12118954_10153671723617884_4176183356273937533_n

Bir Müslümanın kendi ölüsünü yıkayabilecek bilgiye, kabiliyete erişmesi lazımdı değil mi? Üzgünüz bu kabiliyet bizde yok. Kadınlar bin kez yıkasalar, parçalanan arkadaşlarının, saçlarına yapışan kalıntılarını temizleyemeyecek şimdi. Ölü yıkamanın bilgisi ve kabiliyeti derken bunu da hesap etmiş olmalısınız. Biz cahiller, bilgisizler sürüsü, yine yüzümüze gözümüze bulaştırdık ama ölü bedenlerimizi parça parça, uzuv uzuv yıkamanın usulünü öğreniriz nasılsa; affedin!
Yurtlarda kızlı erkekli kalan günahkarlardık değil mi? Onun için o apartlar-yurtlar basılmalı, kızlar, erkekler birbirinden ayrılmalıydı. İki bomba patlamasından sonra kızlarla erkeklerin organları birbirine karışırken, onları üst üste bir meydana yığarken gene hata yaptık biz. Ayrışalım derken bir bakmışız yan yana, kucak kucağa ölüme gitmişiz. Affedin!
Yüzde elliyi evinde zor tutuyordunuz değil mi? Biz bu yüzde elli meselesini hiç anlayamamıştık. Bir berber bir berbere gibi bir tekerleme miydi? Yüzde elli öteki yüzde elliyi bir kaşık suda mı boğardı? Memleketin yarısı diğer yarısının üzerine palayla, sopayla mı yürüyecekti bilemedik. Bizi yüzde ellişer ellişer ayırıp paketlerken bir yarımızı temsilen 128 kişi, Ankara denen yerde gar önünde kurda kuşa yem mi olacaktı? Anlayamadık. Affedin!
Anamızı da alıp gidecektik değil mi? Aldık gittik, tamam. Anamız, babamız, çocuklarımız, kardeşlerimizle bir sonbahar günü neşeyle gittik. Balonlar uçurduk, halaylar çektik. Bu meydan kanlı meydanken “Kalkın ayağa, kalkın!” diye haykırdık. Ankara’da bir meydanda anamız, babamız ve kardeşlerimizi kaybediverdik. Anamızı alıp gidemedik. Evlatlarını bulamayan anaları bıraktık geride. Yanlış anlamışız. Affedin!
Herkesin içinde kahkaha atmayacaktık değil mi? “Tam edepli olayım derken beni bir gülme tutuyor” diyen genç kadın o Ankara denen yerde sabahın 10.00’unda, dost gülüşlerinin ortasına düştü. Kendi yüzündeki gülümseme solmamıştı henüz. Öylesine “cazibedar”dı ki o anda bakmaya kıyamazsınız. Bilemedik. Ölesiye güldük, ölünceye kadar güldük. Affedin!
Soma’da değil mi? 301 kişinin öldüğü maden katliamından sağ çıkan işçi sedyeye yatırılırken çarşafı kirletmekten korktu. Hani ölmeyip sağ kaldığı için utanarak, bir de çarşafı kirletiyorsun diye azar işitmemek için. Tam o sırada “üç gündür aynı gömleği” giymekten yakınıyordu sayın bakan. Soma’da oğlunun acısına ağlayan babanın yırtık lastiklerinin yanına Dilan’ın yırtık spor ayakkabılarını koydu teyzesi. Biz öyle yırtık ayakkabılarına bakmadan barış isteyen bir halktık. Haddimizi aştık. Affedin!
Ezilir un geliriz, hem de bir gider bin geliriz nasılsa; Diyarbakır’da bomba patlar biz ölürüz, Suruç’ta ölürüz, Roboskî’de ölürüz, üstümüze barajlar yıkılır ölürüz, madenler çöker, asansör düşer, biz ölürüz. Fıtratımızdan kaçmayı beceremeyiz bir türlü. Size hep sevdanın yolları, bize kurşunlar. Ama biz yoksulduk, utanmadan dünyayı sevdik. Affedin!
Katilimizi arıyoruz affedin? IŞİD diyorsunuz. Kamyonlar, tırlar dolusu silahlar gözümüzün önünden sınırı aşıp giderken sorduğumuz her soruya “Haddinizi bilin” demiştiniz. Biz o had bilmeyenlerden olduk gene. Yanınıza bırakmam, dediniz, “Bırakma” dedik. Şimdi kanlı bir sonbahar cumartesisinden arta kalan etlerimizden kim olduğumuzu teşhis edebilmek için doktorlar, laboratuvarda DNA’larımızı ayrıştırmaya çalışıyor. Öyle kaynaşmışsınız ki, halkın laboratuvarlarında defalarca test etmemize rağmen biz sizi ayrıştırmadık. Affedin!
128 ölü, 500 yaralı… Nedir ki tarihi katliamlarla dolu bir ülkede?.. Nasılsa kadınlarımız üçer beşer doğuracak. Siz doğmamış çocuklardan “Asım nesli” yapanlardansınız. Doğanlar da askere gider, ölür, savaşta ölür, gelin olur, kocasının elinden ölür, Ankara’da bir meydanda ölür. Bir gider bin geliriz, lafı mı olur? Bir de hukuk demişiz, barış demişiz. Affedin!
Buradayız.
Yakamıza karanfilleri boşuna takmadık.
Unutmamak için, unutulmamak için buradayız. İki elimiz katillerimizin yakasında hesabı soruluncaya kadar buradayız. Sokaktayız, grevdeyiz, her yerdeyiz. Nereye bakarsanız bakın, oradayız. Bir daha yüzer yüzer ölmemek için buradayız. Affetmiyoruz.
Bize bunları yaşatanları affetmeyeceğiz.
Yastayız, isyandayız; unutmayacağız.

www.evrensel.net

,