Canımız birlikte daha az yanar!

Prof. Dr. Aslı Aydın Özdemir

Psikoloji birey, bireyin duygu ve düşünceleri ile ilgilenen bir bilim olarak birey ile ilgilendigi kadar bireyin içinde bulunduğu sosyal ve politik koşullarla ilgilenmez. Son dönem yaşadıklarımızsa bize bir kez daha gösteriyor ki insanin iyilik hali nasıl bir aile, nasıl bir çevre, nasıl bir ülke ve hatta nasil bir dünyada yaşadığı ile de çok yakından ilişkili. Nasıl bir dünyada yaşadığımıza bir göz atalım: endişe verici, korkutucu ve çaresiz hissettiren bir dünyada yaşıyoruz diyebiliriz. Dünyanın her yanındaki savaşlar, gözümüzün önünde öldürülen çocuklar ve bizim bunlara seyirci kalmamız, dünyanın her yerinde gerçekleşen doğal felaketler, yoğun çaresizlik hissi, suçluluk hissi ve çocuklarımıza yaşanması zor bir dünya bırakacak olmanın verdiği kaygı, endişe. Yaşadığımız ülkeye bakıyoruz, artan ırkçılık, faşizm ve yabancı düşmanlığı. Çoğumuzun doğup büyüdüğü ülkeye bakıyoruz (çünkü o ülke de neler olup bittiği hala bizim için çok önemli, orada olup bitenlere karşı da kendimizi sorumlu hissediyoruz); orada da her gün kadınlar ve kız çocukları vahşice katlediliyor, farklı düşünen herkes, farklı yaşam biçimlerini savunan herkes acı çekiyor. Bunlar yaşadığımız coğrafyanın ne kadar kaygı verici olduğuna dair yalnızca birkaç örnek, bunlardan daha bir sürü var ve daha da olacak gibi gözüküyor. Oysa ki çok daha farklı bir dünyada yaşamayı hayal ediyor ve bu uğurda mücadeleler veriyoruz. Inandığımız ve mücadelesini verdiğimiz değerlerin tersi değerlerin hakim olduğu, hayalini kurduğumuz düzenin çok ötesinde bir düzenin olduğu bu ülke ve dünya da yaşamak çok canımızı acıtıyor, bu büyük hayal kırıklığı bazen öfkeye, bazen karamsarlığa bazen yılgınlığa dönüşüyor, hepsi de baş etmesi ne zor duygular. 

Bu kaygı verici ortamda, kendimizi etkisiz ve çaresiz hissettiğimiz bu zamanlarda ne yapabiliriz ya da birşey yapabilir miyiz ki sorularını da beraber düşünmek, çokça fikir üretmek ve bu fikirlere de saygı duymak önem kazanıyor sanırım. Yapabileceğimiz çok şey var elbetteki. Bu sayıda da daha önceki sayılarda olduğu gibi bunlardan çokça bahsedilecek. Ben ise belki unutulur diye farklı bir öneri de bulunmak istiyorum. Psikoloji alanında eğitim almış biri olarak biraz kişisel ama aslında çok da politik bir öneri de bulunmak istiyorum. Mesela bana böyle zamanlarda “Canımız birlikte daha az yanar” diye düşünmek, bir arada olmayı ve dayanışmayı düşünmek ve bunun için harekete geçmek iyi geliyor. Bu anlamda Göçmen Kadınlar Birliği`nin canımız birlikte daha az yanar dermişcesine yaptığı her etkinliği (kitap okuma, halk oyunları, eylemlere katılma) çok kıymetli buluyorum. Kızgınlığı dile getiren etkinliklere katılmanın da sakinleştirecek, umutlandıracak, güçlendirecek, iyileştirecek sanatsal etkinliklere de yer açmanın da önemli olduğunu düşünüyorum. Her güzel şeyi yok eden bu yeni dünya düzeninin türküleri susturamadığını, danslarımızı durduramadığını, yaratmayı, üretmeyi durduramayacağına inanıyorum ve buna inanmak bile iyi geliyor, umut veriyor, harekete geçiriyor. Kendimize ait odalarda da daha insancıl ve barışçıl bir dünya için çok şeyler yapabileceğimize inanıyorum. Kendi odalarımızda ve beraber olduğumuz odalarda yapacağımız sanat çalışmalarının gücüne çok inanıyorum. Sevgili Stephen K. Levine`nin de dediği gibi “Sanatın iyileştirici gücü, ıstırabı ortadan kaldırmasında değil, bu ızdırabın tam da ortasındayken bizi tutup kapsayabilmesinde yatar. Böylelikle kaosu inkâr etmeden ve ondan kaçmadan ona tahammül edebiliriz” hatta tahammül etmenin de ötesinde kaosu değiştirebilme cesaretini bulabilir, bu cesareti yan yana durdukça da birbirimize bulaştırabiliriz. 

Kısacası günümüzde karşı karşıya kaldığımız belirsizlik, şiddet, ayrımcılık, zorunlu göçler, savaş, ekolojik kriz ve afetler gibi zorlayıcı yaşam deneyimler devam ederken biz kendimizin ve birbirimizin dayanıklılığıni artırmanın ve kollektif bağışıklığımızı güçlendirmenin yollarını bulabilmeliyiz. Bunun bir yolu da önce kendimize ait odalarda kendimiz için sonra da etkinlik odalarında birbirimiz için birşeyler yapmaya inatla devam etmek neden olmasın. 

Hepimize bol inat, yaratıcılık ve harika yol arkadaşları diliyorum. 

,