10 yıldır eşitlik için birlikte

12214013_1084128741598642_1472231548_o

Sidar Çarman

Göçmen Kadınlar Birliği 28 Kasım 2015’te 10. yılını bir şenlikle kutllayacak. Şenliğimize Almanya’nın değişik yerlerindeki üye grup ve derneklerimizden yüzlerce kadın ile kadın ve sendikal hareketin temsilcileri katılacaklar. Sloganımız; ‘ Eşitlik ve Adalet için- Irkçılığa ve Ayrımcıığa karşı 10 yıldır birlikte!’ şeklinde. Davetlilerimiz arasında sendika, kadın ve Aile Bakanlığı, Agisra, Damigra gibi göçmen örgütleri ve Köln eşitlik dairesi temsilcileri yeralıyor. Kültür programımızı ise birliğimize bağlı derneklerin kendi çalışmaları yanısıra Türkiye (Hakan Vreskala) ve Almanya’dan (Bülbül Manush) gibi tanınmış sanatçılar oluşturuyor.

Herşey nasıl başladı

Kurulduğumuz 2005 yılından bu yana Göçmen Kadınlar Birliği (GKB), toplumsal, politik, ekonomik ve cinsiyet eşitsizliğinin her türlü biçimine karşı Türk ve Kürt kökenli kadınları örgütlemeyi ve Alman kadın örgüt leri, sendikalar ve diğer göçmen örgütleriyle omuz omuza sürdürdüğümüz eşitlik ve adalet mücadelesini güçlendirmeyi hedef aldı. Konferansımızda Almanya’nın 30 şehrinden değişik yaş gruplarından kadınlar katıldı. Aramızda işçiler, memurlar, iş arayanlar, ev kadınları, öğrenciler ve akademisyenler vardı. Konferansımızda hep birlikte aldığımız GKB’yi kurma kararı, aynı zamanda Almanya’da yaşayan değişik kökenlerden kadınların eşitlik ve ortak yaşamın güçlendirilmesi için birlikte çalışmaya ve dayanışmaya bir çağrıydı. Her fırsatta, göçmen kadınlar olarak karşı karşıya kaldığımız haksızlıklara karşı talepler formüle etmeye çaba harcadık. Hiçbir zaman yılgınlığa kapılmadık, ne kadar küçük olursa olsun her değişikliğin gereken birlik sağlanırsa gerçekleşeceği inancıyla ısrarcı olduk. Şenliğimizde bu temel üzerinde üyelerimiz ve tüm kadınlarla buluşacağız.

Nerede haksızlık varsa…

İşimiz kolay değildi. Şimdi de değil. Örneğin zorla evlendirmeler ve ev içi şiddet gibi çoğunluk tarafından sadece göçmen kadınların sorunlarıymış gibi görülen konulardaki tartışmalara bakalım: „Kadınların şiddetin her biçimine karşı korunduğu koşullar oluştu mu?„ sorusuna vereceğimiz cevap „hayır“ şeklinde. Tam tersi, kadın sığınma evleri ve danışma merkezlerine yapılan mali desteklerde yoğun kısıtlamaya gidildi. Uyum ve göç konusundaki tartışmalar giderek artan şekilde yasaların sertleştirilmesi ve göçmenlerin iyi ve kötü olarak ayrılması amacıyla suiistimal ediliyor. Güncel sığınmacı tartışmalarında sınırlara dikilecek duvarlarla bahçe duvarlarının aynılaştırılması şeklinde alaycı ifadelerin kullanıldığını üzülerek görüyoruz. Genel olarak kadın ve ayrıca göçmen kadın olarak daha da yoğun hissettiğimiz mini işlerin yaygınlaştırılması, güvencesiz işler, ücret eşitsizliği ve yoksulluk konularında da kararlı şekilde ‘hayır!’ diyoruz.

Biz de varız

Hayatın içinde mücadele ediyoruz. Taleplerimiz, kadınlar olarak cinsel ayrımcılığa uğradığımız için ekstra boğuşmak zorunda kaldığımız toplumsal sorunlardan kaynaklı. Kadınlar, 21. Yüzyıl’da bile ücret eşitliği için mücadele etmek zorunda. Aynı işi yapmalarına rağmen kadınlar erkeklerden yüzde 22-23 oranında daha az para kazanıyorlar. Düşük ücretli işlerde çalışanların yüzde 70’i biziz. Çoğunlukla güvencesiz işlerde çalışıyoruz. Çoğumuzu çalışmamıza karşın şimdi ya da yaşlılıkta yoksulluk bekliyor. Ek olarak okul ve üniversite harçları, kreş ve anaokullarının kapatılması, gençlerin çıraklık ve işyeri bulamaması, kadın, çocuk ve gençlere yönelik sosyal projelerde kısıtlamalar, kamu hizmetlerinin, sosyal konut ve hastanelerin özelleştirilmesi sorunlarımızı arttırıyor.

Hep birlikte baskı ve gerici politikalara karşı

Biz, Türkiye kökenli göçmen kadınlar ek olarak yasal ve günlük ayrımcılıkla karşı karşıyayız. Geldiğimiz ülkenin sosyal ve kültürel alışkanlıklarıyla aile ve toplumsal yapısından kaynaklı sorunlarla da boğuşmak zorundayız. Türkiye kökenli göçmen kadınlar zamanı geçmiş muhafazakar gelenek ve törelerin sürdürülmesi için uygulanan sosyal ve kültürel baskı ile de karşı karşıya. İslamcı-muhafazakar-milliyetçi-gerici çevre ve örgütler Türkiye kökenliler arasında geri gidiş eğilimini teşvik ederek gerici insani ve toplumsal tablonun sorumluluğunu taşıyor. Bu tabloda kadın erkek arasındaki ilişkiler de yeralıyor.

Sözde değil yaşamda eşitlik

Kadın erkek eşitliğini sağlamak amacıyla ulusal ve uluslararası düzeyde çok sayıda sözleşme ve yasa olmasına rağmen gerçek yaşamda belirleyici bir değişiklik gerçekleşmedi. Bu, yasaların yeterli olmadığını, ancak politik değişimlerle etkili olabileceklerini gösteriyor. Örneğin yıllardan beri kadınları şiddete karşı koruyan yasa ve düzenlemeler var ama şiddete maruz kalan kadınların sayısında azalma oldu mu? Dünya Sağlık Örgütü 2014 yılında şiddet gören kadınların sayısının tehlikeli şekilde arttığı uyarısını yaptı. Buna göre dünyadaki kadınların üçte biri (1 milyardan fazlası) fiziki şiddetle karşı karşıya kaldı. Kadın vücudu sadece gerici-aterkil politikanın hedefi değil. Şimdiye kadarki tüm toplumsal sistemlerde şimdilerde kapitalizmde olduğu gibi kar amacıyla kullanılıyor ve ‘pazarlanıyor’. Dünyayı sarsan bir barbarlıkla kadınların zorla Müslümanlaştırıldıklarını, satıldıklarını, tecavüze uğradıklarını seyretmek zorunda kaldık. Ama aynı zamanda kadınların da aktif olarak katıldığı protesto ve direnişlerin artmakta olduğunu gördük. Onlar, adil, demokratik bir toplum talebine sıkı bağ içinde yaşamlarını kendileri belirleme ve eşitlik için harekete geçtiler. Şenliğimizde birliğimizin ve çalışmalarımızın bu temelde inşa edildiğini bir kez daha ilan edeceğiz.

Hep birlikte ırkçılığa karşı

10. yıl kutlamamızda ırkçılığın her türlüsüne karşı sesimizi de yükselteceğiz. Pegida hareketine karşı protestomuzu göstereceğiz. Birçok şehirde değişik kökenlerden insanlar toplumumuzda ırkçılığa yer olmadığını ve olmayacağını etkileyici şekide ortaya koydular. Bu, savaşın tarumar ettiği ülkelerinden kaçmak zorunda kalan sığınmacılar için de geçerlidir. Bizim için sığınmacılarla değil kaçma nedenleriyle mücadele edilmesi gerektiği esastır. Sadece problemler üzerine konuşmakla yetinmeyip harekete geçmek, örgütlenmek, birlikte davranmak için on yıldan beri varız. Bölgelerdeki kadın gruplarımız haftalardır şenliklerine/şenliğimize hazırlanıyor. Ellerinde olsa geçen yıllarda elde ettikleri başarı ve deneylerin hepsini beraberlerinde getirmek isterlerdi. Tarihimizi, çalışmalarımızı, isteklerimizi sizlerle paylaşacak, birlikte eğlenecek olmaktan sevinç duyuyoruz. Üye dernek ve gruplarımızdaki kadınları, çalışmalarımıza ilgi duyanları, sendika, kadın ve göçmen örgütlerinden omuz omuza mücadele ettiğimiz kadınları, gençleri 28 Kasım’da Köln’de yapacağımız şenliğe bekliyoruz.

,